2006 yılında gösterime giren “Gen” adlı bir film var. Sonrasında abisinin “Recep İvedik” serisinde karşımıza çıkacak Togan Gökbakar’ın ilk yönetmenlik denemesi. Çok bilindik bir tekniği zekice uyarlamanın yanısıra başarılı oyunculuklarıyla da aklımda kalmış. Korku / gerilim türünün Türkiye’de zamanla içine düşeceği “ruh çıktı, cin girdi, şeytan dürttü, Allah çarptı, peri öptü” türü tuzaklara (kolaycılığa) HİÇ düşmeden gayet de güzel bir iş çıkarmıştı. (Gerçi sonrasında Gen’in senaristi Murat Toktamışoğlu da aynı yola koyuldu.)
Vaktimin azımsanmayacak bir kısmı Türkiye gündemini takip etmekle geçiyor. Podcastler, YouTube yayınları, forumlar, sözlükler, sosyal medya hesapları, haber siteleri, partilerin grup toplantıları, (önemli bir görüşme varsa) Meclis oturumları, vesaire.
Olanı biteni, söyleneni yapılanı izlerken aklıma hep o film geliyor. Her şeyi o mantıkla anlamlandırmaya çalışıyorum. Ay üssünde geçerli olacak zaman dilimi için çalışılan bir dönemde maruz kaldıklarımızı çıldırmadan hazmetmek başka türlü mümkün değil.
Eminim siz de hafta boyu benim gibi fazlasıyla bunaldınız. Gelin dağılan kafalarımızı bir parça da olsa toplamaya çalışalım.
Genel Gündem
Haftaya Google ile başlayalım zira öyle şeyler oluyor ki, bültene tek bir haber hakkım olsa tamamen buna yönelirdim. Geçen sayıda değindiğim gibi Google, arama hizmeti ile rekabete aykırı faaliyet gösterdiği suçlamasıyla anavatanı ABD’de mahkemeye verilmiş ve görüşülen davaların ardından suçlu bulunmuştu (Bu durum Internet Explorer’ı Windows içine yerleştiren Microsoft’un 2000 yılında yaşadığına benzer bir süreç fakat orada şirket paçayı kurtarmıştı.). Temyize gidecek kararın yaptırımı Google’ın şirket olarak bölünüp Android ve Chrome gibi ayrı sahiplere ait ayrı yapılara ayrılması (ABD’de zamanında telekom, ulaşım ve enerji sektöründe bu yapıldı). Bu konu sadece Google’ı ya da ABD’yi değil; dünya genelindeki milyarlarca kullanıcıyı ilgilendiriyor. Üstelik hiç olmadığı kadar ciddi bir şekilde ilerliyor.
Öte yandan Google her yıl düzenlediği “Made by Google” etkinliğinde birçok yeni ürün ve hizmet tanıttı. Bu vesileyle bir kere daha (9. serisine ulaşan) Pixel cihazların neden Türkiye’de satılmadığını düşündüm. Lansmanda en ilgi çeken ayrıntı elbette “Gemini” kod adlı yapay zeka botunun “Gemini Live” yeni sürümüydü. The Wall Street Journal editörü haberinde bir cihazla konuştuğunu unuttuğunu söylüyor. Demosunu izlerken ben de epey etkilendim.
Ek bilgi: Pixel demişken atlamayalım. Bu hafta ortaya çıktı ki bugüne kadar satılan bütün Google Pixel telefonların içinde devasa bir güvenlik açığı bulunuyormuş. Açığa sebep olan “Showcase.apk” adlı uygulama, “Smith Micro” adlı şirket tarafından mobil operatör Verizon’ın mağazalarında teşhir ettiği ürünler için hazırlanmış. Uygulamanın sebep olduğu açık, cihazın her işlevine uzaktan erişim imkanı sunuyor. Bunun dile getirildiği kadar önemli bir açık olmadığını savunanlar da var. Google yazılım güncellemesinin yolda olduğunu söyledi.
Apple’ın kendi ekseninde 360 derece dönebilen bir akıllı masaüstü cihazı üstünde çalıştığına yönelik haberler var. iPad benzeri bir tasarıma sahip olacağı tahmin edilen ürünün 2026’da satışa sunulması hedefleniyor. Şirketin ayrıca “daha ince bir iPhone serisi” üstünde çalıştığı da söyleniyor.
Bence: Masaüstü (sabit) cihazların mobil rakiplerine kıyasla sürekli daralan pazar payında bir değişiklik yaratabilecek mi, emin değilim. (Mobil tarafta da işler kolay değil. iPad bir yana, Vision Pro dahi marjinal bir kategori olarak kaldı.)
Siber güvenliğin en önemli katmanlarından biri de kripto altyapısı. İletişimi de kapsayan uçtan uca güvenli veri aktarımı bu algoritmalar sayesinde güvenli halde işliyor. Ancak kuantum bilişim çağında hiçbirinin anlamı kalmayacak zira kripto paralar dahil her şey saniyeler içinde kırılabilir hale gelecek. Bu kaçınılmaz kadere yönelik önlemler üstünde çalışan kurumların başında ABD Ulusal Standartlar Enstitüsü (NIST) geliyor. Kurumun 2016 yılında açtığı “kuantum sonrası kriptografi algoritmaları” yarışmasıyla topladığı 82 başvurudan 4 tanesini 2022 yılında finale taşımıştı. NIST bu hafta yaptığı açıklamada bunlardan 3 tanesinin standart olarak hizmet verebilecek seviyeye geldiğini açıkladı. (Şimdi geri kalan ülkeler düşünsün...)
“Rastık taşı” olarak da bilinen antimon, pillerden fiberoptik kablolara, kızılötesi teknolojisinden güneş panellerine kadar geniş bir kullanım alanına sahip. Ve dünyadaki rezervin yüzde 48’ini elinde bulunduran Çin, en büyük üretici ve satıcı konumunda. Ülke yönetimi bu hafta (ABD ve Avrupa ile yürüttüğü örtülü ticari savaş kapsamında) antimon ihracatını da kısıtlama kararı aldı.
Guinness Rekorlar Kitabı sıkça tuhaf rekor denemeleriyle gündeme gelir. İbrahim Al-Nasser adlı oyun tutkunu bu konuda kesinlikle ayrıcalıklı bir yere sahip. Kendisi bu kitabın sayfalarına tek bir televizyona 444 oyun konsolu bağlayarak geçti. Manası nedir bilemedim.
Bu hafta denk geldiğim bir başka ilginç bilgi: Wimbledon Tenis Turnuvası’nda kullanılan tenis topları, sonrasında tarla fareleri için yuva vazifesi görüyormuş. Böylece hem çevresel sorun yaratacak atıkların önüne geçiliyor hem de yaşam alanı sürekli daraltılan bu türün dengesi korunmuş oluyor.
BU SAYININ DESTEKÇİSİ
Sürdürülebilir Dünya İçin: Yeşil Kredi
Tüm operasyonlarında sürdürülebilir kalkınmayı öncelik belirleyen ve ““Dünya Varmış, Güzel Bir Gelecek Gibisi Yokmuş”” mottosuyla sürdürülebilirlik alanında farkındalık çalışmalarına devam eden Odeabank, ürün yelpazesini de bu doğrultuda genişletiyor.
Odeabank, ticari firmaların yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi alanlara yatırım yapmalarını teşvik eden yeni ürünü “Yeşil Dönüşüm Kredisi” ile müşterilerine uygun koşullarda finansman desteği sunuyor. Önemli bir detay da bu destek için dış finansöre ihtiyaç duyulmaması; bankanın kendi kaynaklarıyla sağlanması.
Üstelik Odeabank, şubelerinde bu alanlarda eğitim alan ‘Sürdürülebilirlik Elçileri’ aracılığıyla yatırımcılara danışmanlık veriyor. Böylece kredilendirilen projelerin çevresel ve sosyal etkileri izlenirken raporlanmasına da öncülük ediliyor.
Yeşil Dönüşüm Kredisi’ne başvurmak isteyen firmalar Odeabank ticari şubelerine başvurabilir veya surdurulebilirlik@odeabank.com.tr adresiyle iletişime geçebilir.
Dünyayı Saran Ağ
Hindistan Rekabet Kurumu CCI, 2021 yılında yürüttüğü soruşturmanın sonucunda Apple’ın dijital ürün ve hizmetler üzerinde rekabeti engelleyici şekilde belirleyici olduğuna karar vermiş ve şirketi mahkemeye vermişti. Apple avukatları ise raporun münhasır gizli bilgiler içerdiğini ve delil niteliği taşıyamayacağını savunarak davanın iptalini talep etmişti. Kurul bu hafta şikayetini geri çektiğini açıkladı. Ancak davanın yeni delillerle yeniden gündeme gelmesi bekleniyor.
Ek bilgi: 690 milyon akıllı telefon kullanıcısına sahip Hindistan’da Apple’ın yüzde 5 pazar payı bulunuyor.
Türkiye için çok yabancı olabilir fakat Pakistan’da birçok web sitesi ve dijital hizmet çeşitli sebeplerle erişime engelli. Hatta bu engeli aşmak için kullanılabilecek VPN hizmetleri de ayrıca engelleniyor. Pakistan yazılım sektörünü temsil eden P@sha Derneği, bu amaçla kullanılan altyapının yerel teknoloji sektörüne yıllık 300 milyon dolar zarar verdiğini ortaya koyan bir rapor yayımladı. Gerekçeler arasında engelsiz hizmetlerin dahi yavaşlaması, VPN kullanmak zorunda olan kurumların sorunları, veri mahremiyetinin ortadan kalkması ve gelir yaratacak uluslararası platformlardan mahrum kalma gibi maddeler yer alıyor.
Ek bilgi: Pakistan Haziran ayında bir önceki yıla kıyasla yüzde 33 artışla yazılım ihracatını 298 milyon dolara taşıdı. Aynı başlıkta mali yıl boyunca gerçekleşen gelir ise yüzde 24 artarak 3,2 milyar dolar oldu. Bu, Türkiye’deki yazılım sektörüne denk bir seviye.
Bu “ocak dışı kalma” misali yalıtımın başka bir boyutu daha var: Google bu hafta Rusya merkezli AdSense hesaplarını askıya aldı. Böylece Rusya merkezli hiçbir site ve içerik üretici Google ağı üzerinden reklam geliri elde edemeyecek.
Rusya demişken; dijital haklar konusundaki çalışmalarıyla tanınan Citizen Lab ve Access Now, yerli ve yabancı Rusya muhaliflerinin devlet destekli bir grup tarafından hack edildiğini belgeledi.
Google başta olmak üzere hemen her teknoloji devinden başkanlığı döneminde kırmızı kart gören Donald Trump bu hafta “mal sahibi” Elon Musk ile yaptığı (teknik aksaklıklara kurban giden) canlı yayın eşliğinde Twitter’a geri döndü. Trump, “beni susturmaya çalışıyorlar çünkü sizi susturmalarına asla izin vermeyeceğim” dedi. (Popülizmin jargonu her yerde aynı.)
Ek bilgi: Elon Musk, Donald Trump’ın seçim kampanyasına 45 milyon dolar bağış yaptı.
Keşif, İcat ve İnovasyonlar
Dayanılmaz yaz sıcaklarının etkisiyle “algıda seçicilik” yaratan bir haberle bu kategoriyi açıp kapatalım. ABD / Missouri Üniversitesi, kıyafet gibi deri üstüne giyilecek ve elektriğe ihtiyaç duymadan klima etkisi yaratacak elektronik destekli kumaş geliştirdi. “Pasif serinleme” olarak adlandırılan teknikte nefes alabilen ve su geçirmeyen bir yüzey bedenin ısı soğurmasını en aza indirgeyerek harareti düşürüyor. Bu sayede dış ortama kıyasla 6 derece santigrata varan düşüş mümkün hale geliyor.
Göklerden Gelen Haberler
Mars yüzeyinin altında, gezegenin tamamını 1,6 km derinlikte kaplayacak miktarda su keşfedildi. Bu haberin umut verici kısmı. Umut kıran tarafıysa 20 km derinde yer aldığı için ulaşmanın neredeyse imkansız oluşu. (Dünya’da dahi bu kadar derin sondaj epey cihaz, ekip, planlama ve şans gerektiriyor.)
ABD Ulusal Standartlar Enstitüsü, Ay’da hizmet verecek GPS sistemi için “Ay zamanı” adlı yeni bir zaman dilimi teklifinde bulundu. Yerçekimi farkı sebebiyle Ay’da saatler daha yavaş ilerlediği için yüzeyin farklı bölgelerine birbirine bağlı çalışacak bir dizi hassas zaman ölçer yerleştirilecek. Dünya’nın aksine Ay zamanı tek bir dilimden oluşacak.
SpaceX bu sene içinde Kuzey ve Güney Kutbu’na yönelik ilk insanlı uzay uçuşunu gerçekleştirecek. Çinli kriptopara girişimcisi Chun Wang’ın liderliğindeki ekip bir kutup kaşifi, bir robotik uzmanı ve film yapımcısından oluşuyor. “Fram2” adlı görev, isminin ilhamını ilk kutup araştırmalarını yapan Norveçli araştırma gemisi Fram’dan alıyor.
Sağlık Olsun
ALS hastalığı sebebiyle konuşma yeteneğini kaybeden Casey Harrell adlı 45 yaşındaki bir hasta, “Blackrock Neurotech” şirketi tarafından geliştirilen (256 elektrotlu) beyin çipi ile yeniden konuşabilir hale geldi.
Elektrik akımı ile uyarımların yaralar üzerindeki iyileştirici etkisinden yola çıkan ABD / North Carolina Üniversitesi ince, esnek ve düşük maliyetli bir elektrikli yara bandı geliştirdi. Sadece su ile çalışan bant hasarlı dokuya 1,5 Volt akım vererek deri hücrelerinin hızını artırıyor. Bu da tedaviyi belirgin şekilde hızlandırıyor.
ABD / Rochester Üniversitesi’nin fareler üstünde yürüttüğü deney, normalde hamilelik sürecinde kullanılan bir ilacın aynı zamanda beyin dokusundaki atıkları da temizlediğini ortaya çıkardı. Keşfin Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkları engelleme veya kontrol altında tutmakta faydalı olabileceği düşünülüyor.
Son hatırlatmalar
Aşağıdaki forma e-posta adresinizi yazarak (ücretsiz) abone olabilirsiniz.
Dilerseniz Patreon sayfam üzerinden bu çabamı maddi katkılarınızla destekleyebilirsiniz.
Haftaya yeniden görüşebilmek ümidiyle. 🙋♂️
2000li yılların başında böyle bilgilere ulaşmak için bir sürü dergi alırdım, tabi yıllar önce bu heycanımı kaybetmiş biri olarak bu bültenin beni eski günlerdeki gibi heycanlandırdığını söylemeden geçemeyeceğim. Pazar sabahları kahvemi alıp bu bülteni okumak 40 ından sonra benim için muhteşem bir rutin oldu. İyi ki varsınız.
Bu bültende tam ALTMIŞ BİR adet linkleme yapmışsınız Serdar Bey. Online haber yaptığım dönemlerden hatırlıyorum bunun ne kadar sıkıcı bir şey olduğunu, umarım "eğlenceli" bir yöntemini bulmuşsunuzdur bunun.