Göçebe tatilim devam ediyor. Bu satırları, bülten tarihinin en keyifli çalışma ortamlarından birinde yazıyorum.
Yazmaya başlamadan önce, böyle bir yerde dahi insanın rutinlerinden kopamıyor oluşunu düşünüyordum. Oysa ki bu mekanlar, geleneksel düzenlerimizden bir süreliğine uzaklaşalım diye başka birilerinin (girişimcilerin) rutini (işi) haline gelmiş.
Adam Smith’in dediği gibi soframızdaki ekmek, fırıncının bizim için fedakarlığı sebebiyle değil; kendi çıkarları peşindeki gayreti yüzünden. Nihayetinde hepimiz ekmeğimizin peşindeyiz. Ancak görülüyor ki bu çağda bir “gayretler kayması” var. İşte aylaklık yapıp eve dönünce çalışmak, konserlerde telefonla meşgul olup telefonda konser izlemek misali.
Podcast yayınım “Haddini Aşan Yaşam Rehberi”nin bu haftaki bölümünde, aklım bu gibi şeylerle doluyken -iki önceki- tatil durağımdan izlenimler paylaştım.
Şimdi gelelim sebeb-i ziyaretinize…
🌍 Genel Gündem
Türkiye gündemindeki yeri ve etkileri durmaksızın büyüyen orman yangınları dünya genelinde de benzer etkiler bırakıyor. Bu yüzden birçok ülkeden birçok girişim, çözüm geliştirmek için çabalıyor. Bunlardan biri de ABD / Nebraska merkezli “Drone Amplified” şirketinin geliştirdiği “IGNIS” sistemini kullanan “Freefly Alta X” adlı dron. Bu araç, özel bir yazılımla desteklediği termal kameralarıyla yangınları tespit ediyor. Ardından yanan alan içinde belirlediği stratejik noktalara, dakikada 120 kapsül fırlatıyor. Bu kapsüllerin içindeki özel karışım, 40 saniye içinde kontrollü bir alev oluşturuyor. Bu kontrollü yangın ile oluşan yarıklar ise esas yangının şiddetini yüzde 60 azaltarak yayılmasını engelliyor. Tek seferde 450 kapsül taşıyabilen araçların maliyeti (sadece) 100 bin dolar. (Şunun kralını Türkiye yapamaz mıydı? Yapabilirdi gibi sanki. Bilemiyorum Altan, bilemiyorum.)
Ek bilgi: Drone Amplified şirketi aynı çözüm ve aynı yöntemle Hawaii’de istilacı sivrisineklerle mücadele ediyor, Alaska’da ise kontrollü çığ oluşturarak doğayı koruyor. (Şirket ABD dışında Kanada, Almanya ve Avustralya’da da hizmet veriyor.)
Tayland’daki bir kazıda Bronz Çağı’na ait (yani yaklaşık 4 bin yıllık) ve 25-35 yaşları arasında bir kadının dişleri bulundu. Üzerindeki incelemeler sonucu o dönemin insanlarının bölgede yetişen Areca palmiyesinin meyvesini çiğnediği anlaşıldı. Bu meyve tütün, kafein ve alkolden sonra dünyanın en popüler dördüncü keyif verici maddesi olarak biliniyor.
Ek bilgi: Bu meyve Asya ülkelerinde halen yoğun olarak tüketiliyor. 9 milyon müptelaya sahip Papua Yeni Gine, aynı zamanda ağız kanserinin en yaygın olduğu ülke.
David Fincher’ın çektiği, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in nasıl şerefsiz bir şahsiyet olduğunu anlatan 2010 yapımı “The Social Network” filmi büyük ilgi görmüştü. Köprünün altından sular, hatta seller aktı ve yeni konular birikti. Dolayısıyla şimdi ikincisinin hazırlıkları başladı. (İlk filmin senaristi) Aaron Sorkin’in yazıp yöneteceği devam filminde Zuckerberg’i büyük ihtimalle (Succession dizisinden hatırlayacağınız) “Jeremy Strong” canlandıracak.
Komşumuz Suriye kimilerine göre normalleşiyor, kimilerine göre daha da anormalleşiyor. İç savaş döneminde ülkelerini terk edip İstanbul’a yerleşmek zorunda kalan bir grup teknoloji girişimcisi, “ne de olsa vatandır” diyerek geri dönmeye ve ülkelerinde bir şeyleri düzeltmek için çalışmaya karar vermiş. Ellerinde berbat bir internet altyapısı, sadece nakit paranın geçtiği bir ekonomi ve darmadağın bir düzen var. İlk hedef, Halep şehrinde düzenlenecek “Sylicon Zirvesi”.
Sylicon Zirvesi’nin ilhamını aldığı Silikon Vadisi’nde ise durum pek parlak değil. The Atlantic’ten Ross Andersen’ın araştırmalar ve bulgular ile desteklediği makalesi, ABD’nin teknolojik liderlik vasfını yitirmekte olduğunu ortaya koyuyor. Andersen, bu gerilemeyi bir dönem Sovyetler Birliği’nin bilim alanındaki gerilemesinin gerekçelerine bağlıyor. Bizim için de sürpriz sayılmaz: İdeolojik baskılar, liyakatsiz kadrolar, siyasi sadakatin bilimden önde tutulması, kamu desteklerinin kesilmesi ve / veya yanlış yönlendirilmesi, içe kapanma. Yazının sonundaki bir anket bulgusu da dehşet verici: ABD’li bilimcilerin yüzde 75’i ülkeyi terk etmeyi düşünüyor. Bu aklıma eski bir olayı getirdi.
Yukarıdaki gelişmeyi destekleyen bir de güncel gelişmeye yer vereyim. ABD Başkanı Donald Trump, Intel’in CEO’su Lip-Bu Tan’in istifa etmesini talep etti! Gerekçe, Tan’in Çin ve Hong-Kong ile bağlantılı olduğu iddiası. Liberal demokrasinin beşiği ABD’nin, planlı ekonomi ve parti devletine dönüşümü…
Trump’ın akla zarar hallerinden nasiplenmeyi hayal edip, cascavlak ortada kalanlar da var. Listenin başında Elon Musk geliyor. S&P Global Mobility’nin araştırmasına göre seçim dönemi ve sonrasında Trump’a yönelik desteği, Musk’ın sahibi olduğu Tesla’nın marka algısını çökertmiş. Haziran 2024’te yüzde 73 ile sektör lideri olan sadakat oranında Tesla, Mayıs 2025 itibarıyla yüzde 57’ye gerilemiş. Bu düşüşte modellerdeki başarısızlık ve fiyat gibi etkenler de var elbette.
Neyse ki Tesla yönetimi bu başarıyı ödülsüz bırakmadı ve bu hafta CEO Elon Musk’a 29 milyar dolar “başarı primi” ödemeyi kabul etti. Bunun için Musk’ın 2 yıl boyunca CEO ya da yönetim kurulu üyesi olarak şirkette kalması yeterli olacak. (Böyle bir kariyer hayal ediyorum.)
Ek bilgi: Geçmiş sayılarda değindiğim gibi Musk’ın 56 milyar dolarlık bir diğer ödeme paketi Tesla yatırımcılarının itirazıyla mahkemelik olmuş, hakim “Böyle maaş mı olur?” diyerek ödemeyi reddetmişti. Musk da buna karşılık Tesla’nın merkezini Delaware’den (Trump destekçisi) Texas’a taşımıştı.
Tesla demişken; 2019 yılında otonom sürüş halindeyken sürücüsünün ölümüyle sonuçlanan bir kazaya karışması sebebiyle mahkemelik olan şirket, jüri tarafından suçlu bulundu. Tesla aileye 243 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi.
🧑🏻💻 Dünyayı Saran Ağ
Rus hükümetinin internet ile mücadelesi kararlı şekilde devam ediyor. 2011 protestolarının ardından birçok erişim kısıtlaması geldi, içerik sağlayıcılara veri saklama ve güvenlik servisleriyle paylaşma zorunluluğu getirildi, yabancı platformlara veri merkezlerini Rusya’da tutma baskısı yapıldı. 2022’deki Ukrayna işgali sonrası Twitter, Facebook, Instagram, Signal gibi platformlar yasaklandı; VPN’ler engellendi, YouTube ve bağımsız haber siteleri kısıtlandı. (Hepsi size epey yabancı geldi, farkındayım) Ardından internet servis sağlayıcıların lisans bedelleri artırılarak küçük oyuncular ayıklandı ve tüm altyapı 7 büyük (ve yandaş) şirkette toplandı. Bu yıl mobil internet bağlantıları da yoğun şekilde kesintiye uğradı. Hatta geçen hafta değindiğim gibi sakıncalı içerikleri aramak dahi suç kapsamına alındı. Bugünlerde WhatsApp ve Telegram yasağı konuşuluyor.
Güney Kore hükümeti ise Google ile bir gerilim sürecinde. Yönetim, Google’ın harita hizmetine ait verileri ülke dışındaki sunucularda kullanmasına karşı çıkıyor. Gerekçe olarak askeri tesislerin ifşa olma ihtimali var. Google ise bu verilerin kamuya açık ve güvenlik riski taşımadığını iddia ediyor. Karar bu hafta 60 günlüğüne ertelendi.
🤖 Yapay Zeka Gündemi
800 milyon kullanıcısıyla yapay zeka (YZ) sektörünün amiral gemisi olarak niteleyebileceğimiz OpenAI’ın ChatGPT hizmeti GPT-5 sürümünü kullanıma sundu. Yeni model sorgularınızı kendi kararıyla hızlı (anlamlandırma yapmadan) ya da yavaş (fikir yürüterek) şekilde yanıtlayabiliyor. Şirketin resmi açıklamasında böyle anlatmıyor olsa da YZ jargonunda “halüsinasyon” olarak adlandırılan “kıçından uydurma” oranı da belirgin şekilde azalmış.
Paylaştığım son ayrıntı bir bakıma “hayat kurtaran” türden. Zira ChatGPT üzerine yapılan bir araştırmada, hizmetin özellikle gençler arasında endişe verici kullanım şekillerine ve etkileşimlere konu olduğu görüldü. Buna göre ChatGPT 13 yaşındaki çocuklara sarhoş olma, uyuşturucuyla kafa bulma, yeme bozukluklarını gizleme; hatta ebeveynlerinin yüreğine oturacak intihar notları yazma konusunda tavsiyeler vermekten sakınmıyor. (YZ bazı yönleriyle bana internetin erken dönemlerini hatırlatıyor.)
Konuyla bağlantılı bir de güncel gelişme paylaşayım. (Üniversitede beslenme eğitimi almış) 60 yaşında bir kişi, ChatGPT desteğiyle (tuz gibi) “klorürden tamamen arınmış” deneysel bir diyet oluşturdu. 3 ay sonra komşularının ihbarıyla su içmeyi dahi reddeder bir halde; cilt bozuklukları, halüsinasyon ve paranoyak psikoz belirtileriyle yoğun bakıma alındı. Ne diyeyim, bilemedim.
Hindistan, “Bollywood” olarak da anılan dünyanın en büyük sinema sektörüne sahip ülke. Ancak sayısı 20 bini aşan seslendirme sanatçılarının başı şu aralar yapay zeka destekli ses klonlama hizmetleriyle dertte. Yasalardaki boşluklardan faydalanan yapım şirketleri reklamlardan filmlere kadar ülkenin popüler seslerinin sentetik klonlarını kullanıyor. Dublaj sektörünün temsilci dernekleri hükümetten yasal düzenleme talep ediyor.
Benim de tüm sitelerimde kullandığım Cloudflare, internetin adı konmamış koruma kalkanlarının başında geliyor. Yakın zamanda içeriğinin YZ botlarının eğitiminde kullanılmasını istemeyen siteler için bir hizmet duyurdu. Ancak Perplexity adlı hizmetin bunu umursamayarak (Cloudflare CEO’sunun tabiriyle) “Kuzey Koreli hacker’lara benzer” teknikler kullanarak bu engeli sürekli ihlal ettiği anlaşıldı.
Biraz da olumlu gelişmelere bakalım. ABD / MIT Üniversitesi öğrencileri tarafından geliştirilen “Kitchen Cosmo AI” adlı donanım, mutfakta kalan yemek ve malzemelerden neler yapılabileceğine yönelik tarifler üretiyor. Tasarımı da gayet hoş.
Microsoft’un üstünde çalıştığı “Ire” kod adlı proje, işletim sistemine (yani Windows’a) bulaşan zararlı yazılımların etkilerini hiçbir insan müdahalesine gerek kalmadan, YZ desteğiyle temizleyip sistemi eski haline çevirmeyi hedefliyor. Denemelerde yüzde 90 başarılı olan çözüm, sadece yüzde 2 hatalı uyarı oranına sahip.
Microsoft’un 2030 projeksiyonu ise yardımcı (agent) YZ ile klavye ve fareyi hayatımızdan tamamen çıkarma peşinde. Bir başka deyişle DOS dünyasına Windows ile gelen grafik arabirim, YZ çağında yerini sesli iletişime bırakacak. Bana biraz iyimser bir yaklaşım gibi geldi ama dur bakalım. video
Ek bilgi: Apple ise “Synchron” adlı girişim ile birlikte geliştirdiği beyin kontrollü arayüz çalışmalarını sürdürüyor.
🩺 Sağlık Olsun
Patates kızartması sevmeyen birine rastlamadım. Umarım yoktur. ABD / Harvard Üniversitesi’nin 205 bini aşkın kişi üstünde 36 yıl boyunca yürüttüğü çalışmaya göre tip 2 diyabet riskini yüzde 27 artırıyormuş. Haşlama ya da fırınlanmış patateste ise hiçbir benzer etki görülmemiş.
ABD / Northwestern Üniversitesi, astım hastalığında kullanılan “Zileuton” adlı ilacın, DPEP1 genini bloke ederek yer fıstığı alerjisini de tedavi ettiğini keşfetti. Fareler üstündeki deneylerde yüzde 95 başarı sağlandı.
ABD merkezli “Orchid Health” adlı bir girişim, 2 bin 500 dolar karşılığında embriyoları hamilelik öncesinde genetik teste tabi tutarak koruma vaat ediyor. (Bu kabiliyetin etik değerlendirmesini bir yazımda etraflıca ele almıştım.)
Bu çabayı Patreon sayfam üzerinden maddi katkılarınızla destekleyebilirsiniz.
Haftaya yeniden görüşebilmek ümidiyle. 🙋♂️
"(Böyle bir kariyer hayal ediyorum.)"
- cümlemize inşaallah!
Her zamanki gibi pazarımız şenlendi. Bugün pazar deyince aklan sen geliyorsun Amirim. Keyifli bir tatil zamanı diliyorum sana ve sevdiklerine...