⚽️ Dünyanın en büyük stadı Fas'ta kuruluyor. 🛒 Endonezya, Çin'den sipariş limitini 3 dolara indirdi. 🤖 Tarihin en ucuz insansı robotu: G1. 🍌 Muz tamamen yok olma tehdidi altında.
Çok güzel bültenin bu hafta ilgimi çeken konusu "araba" oldu. RR örneğinden yola çıkarak- bu arabaya kim binecek ? Sorusunun cevabı, tabii ki "genellikle" normal yollarla para kazanmayanlar olacak.. Okuduğum bir hikayeyi anlatmak isterim
Sanırım 1940 lı yıllarda İngilterede bir Hintli, RR araba mağazasına girer ve arabanın fiyatını sorar. yetkili ,şahsın giyiminden ve Hintli olmasından dolayı adamı tutar kapı dışarı atar. Aslında zengin olan Hintli araya birilerini koyarak 15 tane RR sipariş eder ve satın alır. Aldıktan sonra gemiyle Hindistana götürür ve araçların her tarafına süpürgeler monte ettirirerek Delhi sokaklarında temizlik amaçlı onları çalıştırır. Tabi bu olay gündem olur ABD ve avrupa gazetelerde haber olur.
Neticede RR satış müdürü Hindistana gelerek gazeteciler huzurunda Hintliden özür diler Bu olayın markaya verdiği zarar konuşulur ve Hintliye tazminat ödenmesiyle .Konu kapanır.
Demem o ki bu zenginlerde bazen bu tarz Luxury markalara içten içe bir düşmanlıkları oluyor. Hemen tepeleri atıveriyor. Bu markalar da hep diken üstünde ,hiçte özenilecek bir durumları yok. Üretim mi yapıyorlar azap mı çekiyorlar belli değil..
Diğer konu General Motors yazılımcılarla selamı sabahı kesmiş.
Aklıma 70 lerdeki Quartz (pilli) saat krizi geldi. Dünya saat piyasasını elinde tutan mekanik İsviçre saat markalararı Japon quartz saatleri karşısında dayanamayıp darma duman oldular. 1600 firmadan 1000 tanesi battı. Kimler ayakta kaldı dersek, direnip mekanik saat üretmeye devam eden markalar ayakta kaldı. Bunlardan biri Rolex. Rolex'in yıllık cirosu , ardından gelen 5 markanın cirolarının toplamı kadar ve hepsi isviçreli mekanik saat üreticileri.
Sonuç ; Pilli araba mı geleneksel mekanik araba mı, karar sizin. General Motors un bir bildiği olsa gerek.
Serdar Bey çok sağlam psikolojiniz var 👏 bu haberleri araştırma aşamasında si çok daha fazlasını görüyorsunuz. Öncelikle teşekkürler gündelik hayattakinden çok farklı bir gündemle farklı şeylerle dikkatimizi iyi anlamda dağıtıyorsunuz 🌸Ama bazı haberleri okurken Microsoft -Hindistan haberi gibi haberler mesela benim psikolojimi bozuyor. Geçmişte bir böcek ilacı fabrikası faciası yaşanmış aynı ülkede aradan 40 yıl geçmiş, dünyada her şey sözde ilerlemiş ama hala aynı adaletsizlikler yaşanıyor.. Fas'ta yapılacak futbol sahası da sinirimi bozdu. Sorumsuzca bence dünyanın içinden geçtiği döneme bakarak büyük ısraf bir çok açıdan. Bu arada bu tür haberleri takip etmemize olanak sağladığınız için teşekkürler. Şeffaflık Toplumu kitabını okuyorum şu anda ve hayatın olumsuz parçalarına (her yerde gördüğümüz savaş, ülke içi siyaset dışında ) ihtiyacımız var. Seviyoruz sizi
Öncelikle emeğiniz için teşekkürler. Ben de biraz emek vererek ve notlar alarak birkaç konu hakkında bazıları biraz komplo teorisi olacak yorumlarımı paylaşayım istedim.
Arabalar, benim de merakım ve sürmeyi de çok seviyorum. Ama arabam yok :) genelde iş için veya tatillerde kiralıyorum. Yalnız hızlı giden bir de aşırı lüks arabaları çok gereksiz buluyorum. Hiç birinin aslında işlevsel olması gereken bir araç için teknolojisini ilerleten yatırımlar olduğunu düşünmüyorum. Rahatlık evet ama lüks ego tatmini dışında işlevsel değil. Hız da tamamen izole olmayan bir ortamda dış etkenler ve mekanik problemlere karşı kontrolü zor olan bir özellik. Genelde bu özelliklere sahip arabaları kullananların da parayı hızlıca kazananlar (genelde hızlıca da kaydedenler) olduğu bir gerçek. Çin’den gelen arabalara karşı vergi artışları gerçekten savaşın kızıştığının ve kâr amacı güderek Çin’i yükseltenlerin, kazançlarını elde tutabilmek için türlü manevralarla üretimi ülkelerine geri döndürmeye çalıştığını gösteriyor. Bunun için köle çalışan yapmak için halklarını fakirleştirenler mi göç politikaları geliştirenler mi türlü türlü senaryolar gerçeğe döndürüldü.
Buraya gelmişken, hep merak ettiğim, iki dünya savaşı çıkarmış Almanya’nın neden hep yatırımların beşiği yapıldığıdır. Ehlileştirdiklerini sandıkları bir gün gene büyüklük hayali kurmaya başlarsa ne olacak. Çok bilgim olmasa da Almanya’nın oturmuş bürokrasisi ve üretime dayalı kanunları bu seçimlerde etkilidir diye de düşünüyorum.
Fas iki kere gittiğim her seferinde özellikle halkından daha çok nefret ettiğim bir yer. Fakat halkı bu kadar fakir bir ülkenin dünyanın en büyük stadyumu hayali ayrı bir garabet. Sen toplumunu büyütmekle uğraşacağına büyük büyük binalar yapıyorsun. Bir yandan uzak coğrafyalar yakın anlayışlar. Böyle organizasyonların uyuşturucu ve insan kaçakçılığı örgütlerinin çok faal olduğu bir ülkede nasıl düzenlendiğini hiç anlamıyorum.
AMD, Intel’in son işlemci fiyaskosundan sonra biraz rahatlayabilirdi belki fakat Nvidia / Mediatek ortaklığı ile mobil piyasasında da yerini sıkıştırıyorlar. Yapay zeka da ise oyun sektöründe FSR biraz elini yükseltir gibi oldu. Ama Nvidia her uygulamada üstünlük kurmuş vaziyette. Chip üretimi başka bir durum, tasarımında da savaş çok yoğun çatışmalarla sürüyor. Ayrıca Intel işlemci de belki kan kaybetti ama GPU bölümünde uygun fiyatlı grafik kartlarında AMD’ye zarar vermeye başladı.
Veri merkezleri, büyük sorunlar yaratacak şimdiden gözüküyor. Enerjiye duydukları büyük açlık nasıl giderilecek? Siber saldırılar bir yana kuruldukları ülkelerde güvenlikleri için hükümetlerde nasıl manipülasyonlar yapacaklar başka bir sorun. Şimdiden chatgpt ile gereksiz muhabbetlere ve lüzumsuz bulut depolama işgaline son vermeliyiz.
Elon Musk, Twitter alımını sadece kendi yatırım hedefiyle yapmamış olabilir. Zaten Trumpist olduğunu saklamıyor. Amerikan seçmenindeki gücü bir yana Twitter küresel ölçekte işe yarar bir manipülasyon aracı. Belki de bunun için her türlü cinsel içeriğe izin verdiği halde hükümetimizin babacan korumacılığının yasaklarından hariç tutuluyor. Bu alımın arkasında küresel bir havuz varsa şaşırmam. Oradan buradan yavaş yavaş açtığı gözüken gediği kapatırlar.
Twitter demişken seçim ve seçmen manipülasyonuna OpenAI iştiraki ChatGPT de dahil oldu. Tabi ki kaçınılmaz bir sonuç bu. ChatGPT her alanı manipüle ediyor ki bültende aktarıldığı gibi bir çok teknoloji şirketi emeklerinin eriyip gitmesini dehşetle izliyor. Her ilerleme uyum sağlanana kadar gerisinde kalanları siler. Bu yeni bir sonuç değil. Sanayi devrimi zanaatkarları, bantta üretim atölyeleri, entegre fabrikalar yan sektörleri öldürdü. Robot işçilerde insan gücünü bitirecek.
Buradan diğer konumuza geçeyim. Robotlar neden insansı olmak zorunda? Önceki bir yorumumda bunu gereksiz bulduğumdan, efektif bir tasarım olarak da görmediğimden bahsetmiştim. Fakat son bazı dinlediklerimden öğrendiğim ve yorumladığımla şöyle bir fikir edindim. Elon Musk’ın başka bir iştiraki Neuralink, insanlar üzerinde denediği çiple CS oyunu kontrol edebilir aşamaya geldi. Bu avatar yönetmeye, hatta sadece beyni canlı tutarak insan yaşamını simbiyotik ilişki ile ( robotları cansız olarak kabul etmiyorum bu arada ) uzatma hatta sonsuzlaştırma imkanı verecek. Avatarınızın sizin formunuzda olmasını istersiniz. 4 kol 4 bacak yönetmeyi öğrenmek şu anki beyinlerimizle zor olur herhalde.
Çin’in Ay’ı sömürme hedefi gittikçe belirginleşiyor. Bir zamanlar Ay’da çok da değerli maden olmadığı, çıkarma maliyetlerinin yüksek olacağı gibi söylemler vardı. Ama sanki birileri emin adımlarla Ay kolonisi kurma yolunda yürüyor. 70 yılda hızlı ilerlediğimiz aşikar ama önümüzdeki 20 yılda bir kısmı küresel bir savaşla sekteye uğramazsa daha da hızlı ilerleyecek gibiyiz.
Sıra sonda kalan ama bence en önemli sağlık meselesine geldi. Mikroplastikler. Bu gerçekten bize kapak oldu. Tüketimimizin haliyle atığımızın başat ürünü plastik beynimize kadar nüfuz etti. Yani yaşatılabilen harici bir beyinle simbiyotik yaşam felan dedim de beyniniz mikroplastiklerle işlevleri körelmiş bir hale gelirse hepsi yalan. Bu büyük bir sorun; sadece beyin değil tüm vücut dahilinde gerçekleşen depolanmalardan bahsediyoruz. Yani bir çok kötü senaryo yazabilirim çoğu da gerçeğe dönüşür.
Sonuç olarak bilinçli, kontrollü ve adil üretim-tüketim bir gereklilik değil zorunluluk artık.
Düşündürdüğünüz için tekrar teşekkürler, Serdar Bey. Hatalı yazımlarım ve aşırı komplo düşüncelerim olabilir, maksat fikir paylaşmak, mükemmeliyetçilik rahatsızlık ve bunu aşmaya çalışıyorum :) Herkese selamlar.
Sakil demişken çok dilli kültürlerin ortasında bir coğrafyada yaşadığımız için hak geçmesin diye mi yapıyoruz bilmiyorum konuşurken fark ediyorum ama not almaya üşeniyorum kullandığımız bir çok kelimenin ya farsçasını ya arapçasını ya da öz-kök Türkçesini aynı anda kullanıyoruz. Bunlardan biri de "ağır-siklet" ağır Türkçe siklet arapçe. Başka aklıma gelenlerden sayacak olursam; Son-ra. Bey-Efendi.. gibi.
Sanırım daha akılda kalıcı olduğundan bülteni kısa tutmaya karar verdiniz 🙂
Evim olsun çekirge ağustos böceği kurba kuş sesleri odamın içini, yıldızlar da dijital tavanımı şenlendirsin isterdim ama bunu sağlayacak teknolojik dekorasyonun ucuzlamasına ömrümüz yetmeyecek gibi. Çocuklukta ve gençliğimde köyde bunu çok yaşadım ama yılan çiyan akrep ayı kurt domuz vs tehlikeleriyle birlikte tabi. 13 yaşlarımda gece su sırası beklerken (şehirde ışık kirliliğindençoğu gözükmeyen) yıldızlara merakla gözlerle bakarken astronomi hakkında doğru düzgün bilgim yoktu. Şimdi çoğu merakımı giderdim ama berrak gökyüzüm yok 🙁
Elinize sağlık cümlemize hayırlı haftalar dilerim ❤👋⚘
Bu Rolls Royce'a kimin bineceği sorusu ile beraber bunun gibi taşıtların, ultra lüks evlerin, lokantaların ve daha nicesinin dünyamızda beraber yaşadığımız aç egolara hitap ettiğini düşünmeden edemiyorum. Birilerinin garajlarında yatıp duran milyonlarca dolarlık araba kolleksiyonlarının ve bu arabalara sahip olmak için çalışanların amaçlarının bir yerden bir yere gitmek için değil hiç bir zaman tatmin olmayacak egolar ile alakalı olduğunu düşünüyorum.
Önce teşekkürler amirim.
Çok güzel bültenin bu hafta ilgimi çeken konusu "araba" oldu. RR örneğinden yola çıkarak- bu arabaya kim binecek ? Sorusunun cevabı, tabii ki "genellikle" normal yollarla para kazanmayanlar olacak.. Okuduğum bir hikayeyi anlatmak isterim
Sanırım 1940 lı yıllarda İngilterede bir Hintli, RR araba mağazasına girer ve arabanın fiyatını sorar. yetkili ,şahsın giyiminden ve Hintli olmasından dolayı adamı tutar kapı dışarı atar. Aslında zengin olan Hintli araya birilerini koyarak 15 tane RR sipariş eder ve satın alır. Aldıktan sonra gemiyle Hindistana götürür ve araçların her tarafına süpürgeler monte ettirirerek Delhi sokaklarında temizlik amaçlı onları çalıştırır. Tabi bu olay gündem olur ABD ve avrupa gazetelerde haber olur.
Neticede RR satış müdürü Hindistana gelerek gazeteciler huzurunda Hintliden özür diler Bu olayın markaya verdiği zarar konuşulur ve Hintliye tazminat ödenmesiyle .Konu kapanır.
Demem o ki bu zenginlerde bazen bu tarz Luxury markalara içten içe bir düşmanlıkları oluyor. Hemen tepeleri atıveriyor. Bu markalar da hep diken üstünde ,hiçte özenilecek bir durumları yok. Üretim mi yapıyorlar azap mı çekiyorlar belli değil..
Diğer konu General Motors yazılımcılarla selamı sabahı kesmiş.
Aklıma 70 lerdeki Quartz (pilli) saat krizi geldi. Dünya saat piyasasını elinde tutan mekanik İsviçre saat markalararı Japon quartz saatleri karşısında dayanamayıp darma duman oldular. 1600 firmadan 1000 tanesi battı. Kimler ayakta kaldı dersek, direnip mekanik saat üretmeye devam eden markalar ayakta kaldı. Bunlardan biri Rolex. Rolex'in yıllık cirosu , ardından gelen 5 markanın cirolarının toplamı kadar ve hepsi isviçreli mekanik saat üreticileri.
Sonuç ; Pilli araba mı geleneksel mekanik araba mı, karar sizin. General Motors un bir bildiği olsa gerek.
Sağlıkla kalın. 🙋♂️
Haftalık rutinimiz, dünyaya açılan penceremiz, emekleriniz sağlık...
Serdar Bey çok sağlam psikolojiniz var 👏 bu haberleri araştırma aşamasında si çok daha fazlasını görüyorsunuz. Öncelikle teşekkürler gündelik hayattakinden çok farklı bir gündemle farklı şeylerle dikkatimizi iyi anlamda dağıtıyorsunuz 🌸Ama bazı haberleri okurken Microsoft -Hindistan haberi gibi haberler mesela benim psikolojimi bozuyor. Geçmişte bir böcek ilacı fabrikası faciası yaşanmış aynı ülkede aradan 40 yıl geçmiş, dünyada her şey sözde ilerlemiş ama hala aynı adaletsizlikler yaşanıyor.. Fas'ta yapılacak futbol sahası da sinirimi bozdu. Sorumsuzca bence dünyanın içinden geçtiği döneme bakarak büyük ısraf bir çok açıdan. Bu arada bu tür haberleri takip etmemize olanak sağladığınız için teşekkürler. Şeffaflık Toplumu kitabını okuyorum şu anda ve hayatın olumsuz parçalarına (her yerde gördüğümüz savaş, ülke içi siyaset dışında ) ihtiyacımız var. Seviyoruz sizi
Öncelikle emeğiniz için teşekkürler. Ben de biraz emek vererek ve notlar alarak birkaç konu hakkında bazıları biraz komplo teorisi olacak yorumlarımı paylaşayım istedim.
Arabalar, benim de merakım ve sürmeyi de çok seviyorum. Ama arabam yok :) genelde iş için veya tatillerde kiralıyorum. Yalnız hızlı giden bir de aşırı lüks arabaları çok gereksiz buluyorum. Hiç birinin aslında işlevsel olması gereken bir araç için teknolojisini ilerleten yatırımlar olduğunu düşünmüyorum. Rahatlık evet ama lüks ego tatmini dışında işlevsel değil. Hız da tamamen izole olmayan bir ortamda dış etkenler ve mekanik problemlere karşı kontrolü zor olan bir özellik. Genelde bu özelliklere sahip arabaları kullananların da parayı hızlıca kazananlar (genelde hızlıca da kaydedenler) olduğu bir gerçek. Çin’den gelen arabalara karşı vergi artışları gerçekten savaşın kızıştığının ve kâr amacı güderek Çin’i yükseltenlerin, kazançlarını elde tutabilmek için türlü manevralarla üretimi ülkelerine geri döndürmeye çalıştığını gösteriyor. Bunun için köle çalışan yapmak için halklarını fakirleştirenler mi göç politikaları geliştirenler mi türlü türlü senaryolar gerçeğe döndürüldü.
Buraya gelmişken, hep merak ettiğim, iki dünya savaşı çıkarmış Almanya’nın neden hep yatırımların beşiği yapıldığıdır. Ehlileştirdiklerini sandıkları bir gün gene büyüklük hayali kurmaya başlarsa ne olacak. Çok bilgim olmasa da Almanya’nın oturmuş bürokrasisi ve üretime dayalı kanunları bu seçimlerde etkilidir diye de düşünüyorum.
Fas iki kere gittiğim her seferinde özellikle halkından daha çok nefret ettiğim bir yer. Fakat halkı bu kadar fakir bir ülkenin dünyanın en büyük stadyumu hayali ayrı bir garabet. Sen toplumunu büyütmekle uğraşacağına büyük büyük binalar yapıyorsun. Bir yandan uzak coğrafyalar yakın anlayışlar. Böyle organizasyonların uyuşturucu ve insan kaçakçılığı örgütlerinin çok faal olduğu bir ülkede nasıl düzenlendiğini hiç anlamıyorum.
AMD, Intel’in son işlemci fiyaskosundan sonra biraz rahatlayabilirdi belki fakat Nvidia / Mediatek ortaklığı ile mobil piyasasında da yerini sıkıştırıyorlar. Yapay zeka da ise oyun sektöründe FSR biraz elini yükseltir gibi oldu. Ama Nvidia her uygulamada üstünlük kurmuş vaziyette. Chip üretimi başka bir durum, tasarımında da savaş çok yoğun çatışmalarla sürüyor. Ayrıca Intel işlemci de belki kan kaybetti ama GPU bölümünde uygun fiyatlı grafik kartlarında AMD’ye zarar vermeye başladı.
Veri merkezleri, büyük sorunlar yaratacak şimdiden gözüküyor. Enerjiye duydukları büyük açlık nasıl giderilecek? Siber saldırılar bir yana kuruldukları ülkelerde güvenlikleri için hükümetlerde nasıl manipülasyonlar yapacaklar başka bir sorun. Şimdiden chatgpt ile gereksiz muhabbetlere ve lüzumsuz bulut depolama işgaline son vermeliyiz.
Elon Musk, Twitter alımını sadece kendi yatırım hedefiyle yapmamış olabilir. Zaten Trumpist olduğunu saklamıyor. Amerikan seçmenindeki gücü bir yana Twitter küresel ölçekte işe yarar bir manipülasyon aracı. Belki de bunun için her türlü cinsel içeriğe izin verdiği halde hükümetimizin babacan korumacılığının yasaklarından hariç tutuluyor. Bu alımın arkasında küresel bir havuz varsa şaşırmam. Oradan buradan yavaş yavaş açtığı gözüken gediği kapatırlar.
Twitter demişken seçim ve seçmen manipülasyonuna OpenAI iştiraki ChatGPT de dahil oldu. Tabi ki kaçınılmaz bir sonuç bu. ChatGPT her alanı manipüle ediyor ki bültende aktarıldığı gibi bir çok teknoloji şirketi emeklerinin eriyip gitmesini dehşetle izliyor. Her ilerleme uyum sağlanana kadar gerisinde kalanları siler. Bu yeni bir sonuç değil. Sanayi devrimi zanaatkarları, bantta üretim atölyeleri, entegre fabrikalar yan sektörleri öldürdü. Robot işçilerde insan gücünü bitirecek.
Buradan diğer konumuza geçeyim. Robotlar neden insansı olmak zorunda? Önceki bir yorumumda bunu gereksiz bulduğumdan, efektif bir tasarım olarak da görmediğimden bahsetmiştim. Fakat son bazı dinlediklerimden öğrendiğim ve yorumladığımla şöyle bir fikir edindim. Elon Musk’ın başka bir iştiraki Neuralink, insanlar üzerinde denediği çiple CS oyunu kontrol edebilir aşamaya geldi. Bu avatar yönetmeye, hatta sadece beyni canlı tutarak insan yaşamını simbiyotik ilişki ile ( robotları cansız olarak kabul etmiyorum bu arada ) uzatma hatta sonsuzlaştırma imkanı verecek. Avatarınızın sizin formunuzda olmasını istersiniz. 4 kol 4 bacak yönetmeyi öğrenmek şu anki beyinlerimizle zor olur herhalde.
Çin’in Ay’ı sömürme hedefi gittikçe belirginleşiyor. Bir zamanlar Ay’da çok da değerli maden olmadığı, çıkarma maliyetlerinin yüksek olacağı gibi söylemler vardı. Ama sanki birileri emin adımlarla Ay kolonisi kurma yolunda yürüyor. 70 yılda hızlı ilerlediğimiz aşikar ama önümüzdeki 20 yılda bir kısmı küresel bir savaşla sekteye uğramazsa daha da hızlı ilerleyecek gibiyiz.
Sıra sonda kalan ama bence en önemli sağlık meselesine geldi. Mikroplastikler. Bu gerçekten bize kapak oldu. Tüketimimizin haliyle atığımızın başat ürünü plastik beynimize kadar nüfuz etti. Yani yaşatılabilen harici bir beyinle simbiyotik yaşam felan dedim de beyniniz mikroplastiklerle işlevleri körelmiş bir hale gelirse hepsi yalan. Bu büyük bir sorun; sadece beyin değil tüm vücut dahilinde gerçekleşen depolanmalardan bahsediyoruz. Yani bir çok kötü senaryo yazabilirim çoğu da gerçeğe dönüşür.
Sonuç olarak bilinçli, kontrollü ve adil üretim-tüketim bir gereklilik değil zorunluluk artık.
Düşündürdüğünüz için tekrar teşekkürler, Serdar Bey. Hatalı yazımlarım ve aşırı komplo düşüncelerim olabilir, maksat fikir paylaşmak, mükemmeliyetçilik rahatsızlık ve bunu aşmaya çalışıyorum :) Herkese selamlar.
Yine tatli niyetine gunumu keyiflendiren bir bulten oldu, cok sagolun, elinize emeginize saglik.
Ellerinize sağlık, yine harika özetlemişsiniz.
Sakil demişken çok dilli kültürlerin ortasında bir coğrafyada yaşadığımız için hak geçmesin diye mi yapıyoruz bilmiyorum konuşurken fark ediyorum ama not almaya üşeniyorum kullandığımız bir çok kelimenin ya farsçasını ya arapçasını ya da öz-kök Türkçesini aynı anda kullanıyoruz. Bunlardan biri de "ağır-siklet" ağır Türkçe siklet arapçe. Başka aklıma gelenlerden sayacak olursam; Son-ra. Bey-Efendi.. gibi.
Sanırım daha akılda kalıcı olduğundan bülteni kısa tutmaya karar verdiniz 🙂
Evim olsun çekirge ağustos böceği kurba kuş sesleri odamın içini, yıldızlar da dijital tavanımı şenlendirsin isterdim ama bunu sağlayacak teknolojik dekorasyonun ucuzlamasına ömrümüz yetmeyecek gibi. Çocuklukta ve gençliğimde köyde bunu çok yaşadım ama yılan çiyan akrep ayı kurt domuz vs tehlikeleriyle birlikte tabi. 13 yaşlarımda gece su sırası beklerken (şehirde ışık kirliliğindençoğu gözükmeyen) yıldızlara merakla gözlerle bakarken astronomi hakkında doğru düzgün bilgim yoktu. Şimdi çoğu merakımı giderdim ama berrak gökyüzüm yok 🙁
Elinize sağlık cümlemize hayırlı haftalar dilerim ❤👋⚘
Verilen linkleri de okumak gibi sürekli linkten linkte koştuğumuz saatler :)
Eline sağlık amirim.
Bülteni bir yerden sonra Müzeyyen Senar eşliğinde okudum. 🙂
Elinize sağlık.
Kahvaltı sonrası çay ile iyi giden bülten. Teşekkür ederiz, efenim❤️❤️❤️
Bu Rolls Royce'a kimin bineceği sorusu ile beraber bunun gibi taşıtların, ultra lüks evlerin, lokantaların ve daha nicesinin dünyamızda beraber yaşadığımız aç egolara hitap ettiğini düşünmeden edemiyorum. Birilerinin garajlarında yatıp duran milyonlarca dolarlık araba kolleksiyonlarının ve bu arabalara sahip olmak için çalışanların amaçlarının bir yerden bir yere gitmek için değil hiç bir zaman tatmin olmayacak egolar ile alakalı olduğunu düşünüyorum.
ellerinize sağlık.
RR’nin beş dakika boyunca reklamını yaptığı iç döşemesi Istanbulda herhangi bir döşemecide bulunabilecek gibi durmuyor mu🤭